Kuran-ı Kerim'deki Dua Ayetleri
1. Bölüm
Arapça metinleri okurken; [k]h ile yazılmış h harfini "hırıltılı", s[peltek] ile yazılmış s harfini peltek, â harfini "aaa" diye uzatarak, ē harfini "eee" diye uzatarak, î harfini "iii" diye uzatarak, û harfini de "uuu" diye uzatarak okuyalım ki tecvid kaidelerine de uymuş olalım. Bu yazıyı okuyan arkadaşlarımdan ricam, bu yazdığım tecvid kurallarını lütfen akıllarında tutsunlar. Bu transkripsiyon (Türkçe okunuş), Kuran-ı Kerîm okumasını HENÜZ bilmeyen, öğrenmemiş arkadaşlar için yazılmıştır. En güzel okumanın birgün Kurân-ı Kerîm'i kendi alfabesiyle okumak olduğunu bir kez daha hatırlatıyor, üstteki tecvid kurallarına uymaktaki gösterdiğiniz duyarlılık için teşekkür ediyorum. Akhenaton...
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ اهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ صِرَاطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّالِّينَ
İyyâke nağbudü ve iyyâke nestaîn. İhdines-Sırâtâ'l Müstakîm. Sırâtallezîne en amte aleyhim, ğayril mağdûbi aleyhim, veleddâllîn.
Ey Rabbimiz! Yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola ilet, Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna; gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil. (Fatiha, 5-7.)
رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنْتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِنْ ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُسْلِمَةً لَكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبْ عَلَيْنَا إِنَّكَ أَنْتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
Rabbenē tegabbel minnē. İnneke entes-semîul alîm. Rabbenē vec'alnē müslimeyni leke ve min zürriyyetinē ümmetem-müslimetel-leke ve erinē menēsikenē ve tüb aleynē. İnneke entet-tevvēbür-rahîm.
Ey Rabbimiz! Kabul buyur bizden, daima işiten, daima bilen sensin ancak sen. Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et; zira tövbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin. (Bakara, 127-128.)
رَبَّنَا ءَاتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Rabbenē ētinē fid-dünyē hasenetev-ve fil ē[k]hirati hasenetev-ve ginâ azabennâr.
Ey Rabbimiz, bize dünyada iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru! (Bakara, 201.)
رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ...
Rabbenē efrığ aleynē sabrav-ve s[peltek se]ebbit agdēmenē vensurnē alel gavmil kēfirîn.
Ey bizleri yetiştiren Rabbimiz! Üzerlerimize sabır dök ve ayaklarımıza sebat ver ve bizi kâfirler kavmine karşı muzaffer buyur. (Bakara, 250.)
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْساً إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْراً كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Lē yükellifüllâhü nefsen illē vüs'ahē lehē mē kesebet ve aleyhē mektesebet. Rabbenē lē tüē[k]hiznē in-nesînē ev e[k]hta'nē. Rabbenē ve lē tahmil aleynē isran kemē hameltehû alellezîne min gablinē. Rabbenē ve lē tühammilnē mē lē tâgate lenâ bih. vağfü annē. Vağfir lenē. Verhamnē ente Mevlēnē fensurnē ale'l gavmil kēfirîn.
Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz Bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır yük yükleme. Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmeyeceği şeyi taşıtma, bizi affet, bizi bağışla, bize acı. Sen Mevla’mızsın, kâfirlere karşı bize yardım et.(Bakara, 286.)
رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ رَبَّنَا إِنَّكَ جَامِعُ النَّاسِ لِيَوْمٍ لَا رَيْبَ فِيهِ إِنَّ اللَّهَ لَا يُخْلِفُ الْمِيعَادَ
Rabbenē lē tüzığ gulûbenē bağde iz hedeytenē veheb lenē mil-ledünke rahmeh. İnneke entel Vehhâb. Rabbenē inneke câmiün-nēsi liyevmil-lē raybe fıh. İnnallâhe lē yu[k]hlifül mîâd.
Ey Rabbimiz, bizleri doğru yoluna erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme ve bize katından bir rahmet ihsan et. Şüphesiz, çok bağış yapan yalnız sensin. (Al-i İmran, 8-9.)
ارَبَّنَا إِنَّنَا ءَامَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
...rabbenē innenē ēmennē fağfir lenē zünûbenē veginē azâben-nâr
Rabbimiz! Şüphesiz biz iman ettik, artık bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru! (Ali-İmran, 16.)
رَبَّنَا ءَامَنَّا بِمَا أَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ
Rabbenē ēmennē bimē enzelte vettebağner-resûle fektübnâ meaş şâhidîn
Ey Rabbimiz, indirmiş olduğun mesaja inandık, Peygambere uyduk, bizleri bu mesajın canlı şahitleri arasına yaz.(Ali-İmran, 53.)
رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا فِي أَمْرِنَا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Rabbenağfir lenē zünûbenē ve isrâfenē fî emrinē ve s[peltek]ebbit egdâmenē vensurnē alel gavmil kēfirîn.
Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla, savaş alanlarında ayaklarımızı iyi dire ve kâfirlere karşı bizlere zafer ver! (Ali-İmran, 147.)
رَبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِي لِلْإِيمَانِ أَنْ ءَامِنُوا بِرَبِّكُمْ فَآمَنَّا رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّئَاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ الْأَبْرَارِ رَبَّنَا وَءَاتِنَا مَا وَعَدْتَنَا عَلَى رُسُلِكَ وَلَا تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْمِيعَادَ
Rabbenē innenē semiğnē münâdiyey-yünâdî lil îmēni en âminû bi rabbiküm fe âmennē. Rabbenē fağfir lenē zünûbenē ve keffir annē seyyiētinē ve teveffenē meal ebrâr. Rabbenē ve ētinē mē veadtenē alē rusülike ve lē tu[k]hzinē yevme'l giyēmeh. İnneke lē tu[k]hlifül mîâd